
KURBAN İBADETİ
Sözlükte “yaklaşmak, Allah’a yakınlık sağlamaya vesile olan şey” anlamına gelen kurban, dinî bir terim olarak, “ibadet maksadıyla belirli bir vakitte belirli şartları taşıyan hayvanı usulünce boğazlamak, ya da bu şekilde boğazlanan hayvan” demektir. Arapça’da bu şekilde kesilen hayvana udhiyye denilir.
İnsanlık tarihi boyunca hemen bütün dinlerde kurban uygulaması mevcut olmakla birlikte şekil ve amaç yönüyle aralarında farklılıklar bulunur. Kur’an’da Hz. Âdem’in iki oğlunun Allah’a kurban takdim ettiklerinden söz edilir (el-Mâide 5/27); bir başka âyette de ilâhî dinlerin hepsinde kurban hükmünün konulduğuna işaret edilir (el-Hac 22/34). Ancak Yahudilik ve Hıristiyanlık’ta kurban telakkisi bir hayli değişikliğe uğramıştır. Hıristiyanlık’ta İsâ’nın çarmıha gerildiği ve bunun insanoğlunun aslî günahına karşı Baba’nın oğlu İsâ’yı feda etmesi olduğu inanışıyla kurban telakkisi özel bir anlam kazanmıştır.
İslâm’da kurbanın dinî hükmüyle ilgili olarak Kur’an’da, Hz. Peygamber’in sünnetinde önemli açıklamalar yer almış, bu çerçevede oluşan fıkıh kültüründe de konu hakkında ayrıntılı bilgi ve hükümler derlenmiştir.
Kurban gerek fert gerekse toplum açısından çeşitli yararlar taşıyan malî bir ibadettir. Kişi kurban kesmekle Allah’ın emrine boyun eğmiş ve kulluk bilincini koruduğunu canlı bir biçimde ortaya koymuş olur. Müminler her kurban kesiminde Hz. İbrâhim ile oğlu İsmâil’in Cenâb-ı Hakk’ın buyruğuna mutlak itaat konusunda verdikleri başarılı sınavın hâtırasını tazelemiş ve kendilerinin de benzeri bir itaate hazır olduğunu simgesel davranışla göstermiş olmaktadır.
KURBAN ÇEŞİTLERİ
ADAK KURBANI
Dinen yapması zorunda olmadığı halde, bir kişinin, Allah’tan yardım dilemek maksadıyla veya sırf Allah rızası için bir kurban kesmeyi adamasıdır. Böyle bir adakta bulunan kimsenin, o kurbanı kesmesi dinen vacip yani gereklidir. Bu adak kurbanını kesen kimse, kestiği hayvanın etinden yiyemez. Yakın akrabaları (ana-baba, dede-nine, eş, evlatlar ve torunlar) da bu etten istifade edemez. Kurbanın eti fakirlere dağıtılır.
AKİKA KURBANI
Çocuğu doğan bir kimsenin, doğumun ilk günlerinde Allah’u Teâlâ’ya şükür için kestiği kurbandır. İmkânı olan Müslümanların akika kurbanı kesmesi, onları sevaba ulaştırır. Bu kurbanın dinimizdeki hükmü sünnettir. Akika kurbanı kesen kişinin kendisi ve yakınları, bu kurbanın etinden yiyebilir.
HEDY KURBANI
Hac ve umre ibadetlerini yaparken Kâbe’ye ve Harem bölgesine hediye olmak üzere kesilen kurbandır. Kıran ve temettü’ haccı yapanların hedy kurbanı kesmesi vaciptir. Umre veya ifrad haccı yapanların bu kurbanı kesmesi müstehaptır. Hac yasaklarını ihlal edenlerin hedy kurban kesmesi ise vaciptir.
KIRAN HACCI
Hac aylarında, aynı ihramla hem umre hem hac yapmaktır. Bu hac çeşidinde, ihrama girerken hem umre hem de hac için niyet edilir. Ve neticede hac ve umre bir ihram ile yapılmış olur.
TEMETTÜ HACCI
Hac mevsimlerinde hac ve umreyi ayrı ayrı ihramlara girerek yapmaktır. Burada, önce, sadece umre niyetiyle ihrama girilir ve umre yapıldıktan sonra ihramdan çıkılır. Ardından hac için tekrar ihrama girilir ve hac ibadeti yerine girilir. Böylece hac ve umre iki ayrı ihramla yapılmış olur.
İFRAD HACCI
Hac aylarında, sadece hac niyetiyle ihrama girerek, umresiz hac yapmaktır.
ŞÜKÜR KURBANI
kişinin Cenabı Hakk’ın kendisine verdiği bir nimete şükür ifadesi olarak kestiği kurbandır. Sevinçli, güzel bir olay veya haberden sonra, kişinin Yüce Allah’a şükrünü ifade etmek üzere, O’nun rızası için kurban kesmesi müstehaptır yani dinen güzel karşılanan ve sevaba vesile olan bir davranıştır. Şükür kurbanı kesen kişi ve ailesi kurbanın etinden yiyebilir, aynı zamanda fakirlere de dağıtabilir.
KURBAN İLE İLGİLİ HÜKÜMLER
KURBANLA İLGİLİ FIKHİ HÜKÜMLER -1
Kurban, insanı Allah'u Teâlâ'ya yakınlaştıran ibadettir. Istılahta veya örfte ise kurban bayramında Allah-u Teâlâ için kesilen ve eti genelde fakirlere dağıtılan büyük baş hayvanlardır. Şer'i adı udhiyedir. Zira genelde bayram namazından sonra kesilmektedir. Ki o da “duha" vaktine denk gelmektedir. Bu münasebetle bu ismi almıştır.
Kurbanın Hükmü
Mezhep imamları içerisinde sadece Ebu Hanife kurbanın vacip olduğu ve seferde olan kişiler hariç her sene kesilmesi gerektiği görüşündedir. Ayrıca aynı ekolden sayılan ancak mezhepleri günümüze kadar ulaşmayan Süfyân Es Sevrî, Evzâî ve Leys Bin Sa'd'ın da bu görüşe gittiği söylenir.
Geriye kalan mezhep imamları ile müstakil fakîhler ise kurbanın müekket sünnet olduğunu söylerler. Ebu Hanife'nin iki öğrenci İmam Muhammed ve Ebu Yusuf da bu görüşe gidenler arasındadır.
Kurban'ın vacip olduğunu söyleyenlerin delilleri Kevser Suresi'nde geçen “Rabbin için namaz kıl, kurban kes!" ayeti ile İmam Müslim'in rivayet ettiği “Maddi imkânı olduğu halde kurban kesmeyenler mescitlerimize yaklaşmasın!" hadisidir. Aynı şekilde peygamber efendimiz (aleyhissalatu vesselam)'ın, hayatı boyunca kurban kesmeyi seferde dahi hiç terk etmemesi, vacip olduğu görüşüne gidenlerin bir başka delilidir. Senedinde Haccâc Bin Ertat bulunduğu için sıhhati konusunda farklı görüşler bildirilse de İbn Ömer'in rivayet ettiği bir hadiste kendisi şöyle demiştir: Allah Resulü Medine'de on yıl ikamet etti. Her yıl kurban kesiyordu. (Müsned, Tirmizî) Yine Sevbân (radiyallahu anh)'ın rivayet ettiği bir başka hadiste Peygamber (aleyhissalatu vesselam) seferdeyken dahi kurban keserdi. (Müslim) İmam Nevevî bu hadisin şerhinde, kurbanın seferde dahi meşru olduğunu bildirir. Ebu Hanife ve İbrahim En Nehaî ise kurbanın vacip olduğunu söyledikleri halde Hz Ali efendimizden getirdikleri “Seferde ve Minâ'da kurban yoktur" sözü nedeniyle bu durumlar olan kimselere kurbanın vacip olmadığını söylerler.
Kurbanın vacip olmadığını söyleyen imam ise Kevser suresinde geçen ayettin, kurbanın vacip olduğuna işaret etmediğini söylerler. Zira “Rabbin için kurban kes!" ayetiyle kast edilen mana; “kurbanın putlar için değil de, Allah için olması gerektiğidir."
Yine İmam Müslim'in rivayet ettiği “Sizden birisi Zilhicce ayının onu girdiğinde kurban kesmeyi isterse, hayvanın saçından ve tırnağından bir şey almasın!" hadisin, kurbanın vacip olmadığına işaret ettiğine açık bir delildir. Zira Kurban vacip olsaydı peygamber efendimiz “Sizden birisi Zilhicce ayının onu girdiğinde kurban kesmeyi isterse" diyerek kurban kesmeyi kişinin iradesine bırakmazdı.
Kurban Kesmede Zenginliğin Ölçü Nedir?
Kurban kestiği sırada maddi olarak sıkıntıya girmeyecek kimsenin bu sünneti yerine getirmesi en faziletli olanıdır. Her ne kadar bazı alimler bununla ilgili nisap miktarınca mal varlığını şart koşsa da bununla ilgili “güç yetirme" ölçüsünün, verildiği taktirde külfet altına girmeme olması daha isabetli bir görüştür. Zira güç yetirmeyi zekâtın nisabıyla sınırlandırdığımız takdirde kurban kesmeyenlerin bu ölçüyü bahane etme durumları olabilir.
Kurbanda Niyet
Her ibadette olduğu gibi Kurbanda da niyet şarttır. Kişi kurban olarak aldığı hayvanı ne için keseceğini belirtmeli, kalbiyle kendisini buna şartlandırmalıdır. Niyetin ağızla belirtilmesi şart değildir.
Niyet, adetleri ibadete çevirir. Hayvan kesiminin ibadi yönü gibi, örfi yönü de bulunmaktadır. Hatta sadece ibadi olarak dahi düşünürsek hayvan kesiminin nezir, hedy, akike ve kurban gibi çeşitli sebeplerinin olduğu görünecektir. Dolayısıyla hayvan her ne niyetle kesilecekse bunun belirtilmesi gerekir.
Hanefi mezhebine göre; akike, nezir, kurban ve hedy gibi çeşidi farklı olsa da yedi kişi bir büyükbaş hayvana ortak olabilir. Eğer içlerinden birisi et niyetiyle hayvana ortak olursa ya da ehlini doyurmak için hayvan keserse, diğer pay sahiplerinin kurbanı geçersiz olur. Bununla birlikte ortakların farklı ibadetler için kurban kesmesi Hanefilere göre mekruhtur. Asıl olan aynı sebeple yedi kişinin bir kurbana ortak olmasıdır.
Hanbeli ve Şafiler ise kurban kesen birinin niyetinin bir başkasının niyeti üzerinde etki edemeyeceği görüşüne giderek yedi kişiden birinin et niyetiyle ortak olmasının diğerlerine zarar vermeyeceğini bildirir. Dolayısıyla ortaklardan biri her ne niyetle keserse kessin, diğerlerinin kurbanı geçerli olur.
Kurban Olacak Hayvanlarda Yaş Sınırı
Kurban olarak kesilecek olan hayvanlarda itibara alınan yaş sınırı şunlardır;
- İnek: Hanefi, Hanbeli ve Şafilere göre iki, Malikilere göre ise üç yaşını doldurmalıdır.
- Koyun: Hanefi ve Hanbelilere göre (iri olması şartıyla) altı ay, Şafi ve Malikilere göre ise bir yaşını doldurmalıdır.
- Keçi: Hanefi, Hanbeli ve Malikilere göre bir, Şafilere göre ise iki yaşını doldurmalıdır.
- Deve: Her dört mezhebe göre beş yaşını bitirmelidir.
Kurban Kesiminde İneklerin Yaşı Dişleriyle Belirlenebilir mi?
Büyükbaş hayvanlarda kapak atma işlemi diş çıkarma olayından ibarettir. Diş çıkarma işlemini tamamlamasının başlangıcı “kapak atma" olarak tabir edilmektedir.
Genel itibariyle iki yaşlarını doldurduklarında diş çıkaran inekler bazen bu süreden birkaç ay öncesinde de kapak atma yoluyla diş çıkarabiliyorlar. Bu durum onların kurban olarak kesilebilecekleri anlamına gelmez. Zira hayvanlarda yaş, dişle değil hicri seneyle belirlenir.
Malikiler hariç diğer mezheplere göre ineğin kurban olarak kesilebilmesi için illa iki yaşını bitirmiş olup, üçten gün almaları gerekir. Bir gün dahi eksik olursa kurban geçersiz olur. Peygamber (aleyhissalatu vesselam) bir hadis-i şerifte şöyle der:
Müsinne'den başkasını kesmeyin. Ancak bulmak güç gelirse, bu takdirde koyun türünden ceza'a olanı kesin! (Müslim)
İmam Nevevî bu hadisi şerh ederken derki: Müsinne; iki yaşını bitirmiş deve, inek ve küçükbaş hayvandır. Hadiste koyunun dışındaki hayvanlardan bir iki yaşını bitirmeyenlerin kurban olarak kesilemeyeceği manası çıkıyor.

